Pes!
Sayın Mine Kırıkkanat,
‘Cep telefonuyla soygun’ yazınız için çok teşekkürler. Konuya yeteri kadar değinilmediği için benim gibi dolandırılanların sayısı o kadar fazla ki... Ben 10 gün önce çok daha profesyonel bir ekip tarafından dolandırıldım:
Pazar sabahı saat 11 civarında telefonuma bir çağrı bırakıldı. Geriye döndüğümde, telefona çıkan kişi Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü’nden aradığını söyleyip kendisini Başkomiser Nevzat, diye tanıttı. Telefon kartımın terörist ve dolandırıcı Ali Duru tarafından kopyalandığını ve bilgiler banka kayıtlarından alındığı için kredi kartlarımın da kopyalandığını, kartlarımın yanımda ve güvende olup olmadığını sordu. Aynı zamanda bu telefonla başka kişilere küfür ve hakaret dolu aramalar yapıldığını, o kişilerin de benim telefon numaramdan şikâyetçi olduklarını söyledi. (Yolu karakola hiç düşmemiş kişiler benim gibi iki üniversite mezunu olsa bile korkuyor, hemen psikolojiniz bozuluyor!) Bu yüzden telefonumun teknik takibe alındığını aynı zamanda dolandırıcı kişinin de izlendiğini söyledi. ‘Ne yapmalıyım?’ diye sorduğumda, kimseye bir şey belli etmeden en yakın yerden 6 adet 250’lik kontör almamı ve telefonumu kesinlikle kapatmamam gerektiğini söyledi. Arkada telsiz sesleri, polis konuşmaları duyuluyordu, dolayısıyla Emniyet’ten aradığından kuşkulanmadım. ‘Neden kontör alayım?’ dediğimde, terörist dolandırıcıların kredi kartımın kopyalarını kırmaları için alışveriş yapmamı beklediklerini, Emniyet’in ileride satın aldığım kartları kanıt olarak kullanacağını belirtti. Çok korkmuştum, hemen dediğini yaptım. Kartları aldıktan sonra kazıyıp şifreleri söylememi istedi ki kayıtlara geçsin... Ben şifreleri verdikten sonra telefonumu kapatmadan kısa bir süre beklememi istedi. Sonra bana dönüp 6 sayı bildirdi. Verdiği sayılarla daha sonra bana bir işlem yaptırarak kartımı kurtaracaklarını belirtti. Ardından, kredi kartımın kopyalarının bir kısmını çözebildiklerini ve daha 6 adet telefon kartı almam gerektiğini bildirdi. Böyle böyle tam 1.140 YTL’lik kart satın aldım. 250 kontörlük kart bulabilmek için gittiğim sonuncu benzin istasyonunda artık dolandırılmış olabileceğim aklıma geldi. Ancak bu arada tam 2 saat 2 dk. geçmişti ve telefonum hâlâ açıktı... Benzin istasyonundaki beyefendi, ‘Abla kusura bakmazsan bu kadar kartı ne yapacaksın?’ diye sordu. Ben, ‘Niye sordunuz?’ deyince, bir arkadaşının nasıl dolandırıldığını anlattı. Sanki benim başıma geleni anlatıyordu! Son 6 kartı, kredi kartımdan iptal etti, sağolsun.
Belki diyeceksiniz ki nasıl oluyor da insanlar bu kadar kolay kandırılabiliyor. Herkesin bir korkusu var. Bir başkasını da oğlunuz kaza yaptı onunla ilgileniyoruz, diye kandırabiliyorlar.
Ve Sayın Mine Hanım ben yine de ileride bu şahıslar yakalanır da benim telefonum kayıtlarında çıkar, başıma bir iş gelmesin diye şikâyet etmek istedim. Semtimin polis karakoluna gittim. 50 km. uzaklıktaki ‘olay yeri’ Urla’ya geri gönderdiler. Urla Karakolu, ‘olay yeri’nin Urla’nın bir köyü olduğu gerekçesiyle jandarmaya havale etti. Bir 30 km. daha gittim. Oranın jandarması da o gece Fenerbahçe-Galatasaray maçı yüzünden köyde devriye geziyormuş, ifademi alacak kimse olmadığını söyledi. 30 km. geri dönüp tekrar Urla jandarmasına gittim. Oradaki asker bir yerleri aradı ve beni tekrar köydeki jandarmaya yolladı. Bir 30 km. daha gittim. Endişe ve sıkıntıdan ayakta duracak halim kalmamıştı. Tabii bu arada derdimi anlattığım yerlerde de bana bir güzel güldüler. Yaaaa nasıl da inanıyorsunuz diye... Yani Mine Hanım, ifade verebilmek için tam 6.5 saat uğraştım.
Şimdi insanların alaylarına boşverip tanıdığım herkese bunları anlatıyorum ki başkasının da başı yanmasın.
Sayın Kırıkkanat, böyle dolandırılan çok! Konuyu iyi ki yazdınız. Duyarlı, vicdanlı, bizim yanımızda kişiler olduğunu bilmek insana güven veriyor.
Kaleminize sağlık. Sabırla okuduğunuz için de sonsuz teşekkürler...”
(Bir kadın okurumun adı)
19-11-2008 vatan g.z.t.
(Daha uygun bir foruma düşünüyorsanız taşıyabilirsiniz)